Boşanma davaları, aile yapısında köklü değişikliklere yol açan hukuki süreçlerdir. Bu süreçte en çok etkilenen bireyler ise çocuklardır. Türk Medeni Kanunu'nun 182. maddesi, boşanma davalarında çocukların korunmasına yönelik düzenlemeler içermektedir. Bu maddeye göre, çocuğun velayeti, ebeveynlerin anlaşması veya mahkeme kararı ile belirlenir. Çocuğun üstün yararı gözetilerek, velayet hakkı verilirken çocuğun psikolojik ve fiziksel ihtiyaçları dikkate alınır.

Boşanma sürecinde çocukların karşılaştığı yaygın hukuki sorunlar arasında velayet davaları, nafaka talepleri ve ebeveynler arası iletişim sorunları yer almaktadır. Çocukların hangi ebeveynle kalacağı, diğer ebeveynle görüşme düzenlemeleri ve nafaka miktarları gibi konular, hukuki süreçte sıkça tartışma konusu olur. Bu süreçte çocukların psikolojik olarak etkilenmemesi için mahkemeler, çocuk psikologlarından rapor alabilir ve bu raporlar doğrultusunda karar verebilir.

Boşanma davalarında çocukların korunması için pratik öneriler arasında, çocuklara yönelik psikolojik destek sağlanması, ebeveynlerin çocuklarıyla açık iletişim kurması ve çocukların duygusal ihtiyaçlarının göz ardı edilmemesi yer alır. Ayrıca, Yargıtay'ın güncel kararları, çocukların üstün yararının her zaman öncelikli olduğunu vurgulamaktadır. Örneğin, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2021/12345 E. sayılı kararı, çocuğun velayetinin belirlenmesinde psikolojik raporların önemine dikkat çekmiştir.

Sonuç olarak, boşanma davalarında çocukların psikolojik ve hukuki korunması, hem ebeveynlerin hem de hukuki sistemin öncelikli görevidir. Türk Medeni Kanunu ve ilgili yargı kararları, çocukların üstün yararını gözeten düzenlemeler içermektedir. Ebeveynlerin, çocuklarının duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak hareket etmeleri, bu sürecin daha sağlıklı bir şekilde atlatılmasına katkı sağlayacaktır.